Bugün 23 Nisan. TBMM’nin açılışının 100. yıl dönümü. Yani demokratik bir ülkeye geçişin ilk adımının atıldığı gün.
Ulu önder Mustafa Kemal Atatürk’ün bugünü çocuklara armağan etmesi de Atamızın çocuklara verdiği önemi açıkça gösteriyor. Atamız çocuklara bu kadar değer veriyorken biz çocuklarımız ve onların geleceği için ne yapıyoruz? Onlara iyi bir eğitim vermek, iyi bir insan olarak yetiştirmek tabii ki önemli. Fakat düşünce olarak zamanının 1 tık ötesini düşündürme ve yaşadıkları zamana hükmetmelerini sağlama noktasında neler yapıyoruz?
23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı, hem ulusal egemenliğimiz hem de geleceğimizin teminatı çocukları bir kez daha düşünmemiz açısından çok önemlidir.
Teknolojik gelişmeler ve inovasyonların ülkemiz dışındaki ülkelerde çıkması ve çıkmaya devam ediyor olmasının sebebi sizce nedir?
Öncelikle eğitimdir fakat eğitim verilirken de çocuklarımızın beyinlerini daha yönlü kullanma ve yorumlamaları ile yeni fikirler ortaya çıkar. Her insanın beynini %100 kullanmasına rağmen tarih ve bilime damga vuran kişileri düşündüğümüzde beynimizi daha yönlü kullanmanın önemi daha anlamlı hale gelmektedir.
Eğitimin yanısıra eğitim kadar önemli olduğunu düşündüğüm bir nokta da fikirlerin ortaya çıkabilmesi için gerekli ortam ve imkanların sağlanmasıdır. Ülkemizde maalesef bu durum çok zayıf kalmaktadır ve çoğu fikir filizlenmeden ölmeye mahkum olmakta ya da ülkemiz için önemli olan değerlerimiz üniversite eğitiminden sonra soluğu yurtdışında almakta ve yenilikleri başka ülkeler adına yapmaktadır. Öncelikle çocuklarımıza ve gençlerimize fikirlerini kolayca gerçekleştirebilecekleri bir ortamı oluşturmamız gerekiyor. Bunun için yapılması gereken en önemli şey: çağı yakalamak ve sistemlerimizi çağın gerektirdiği standartlara ulaştırmak.
Bunu yapmak kolay mı?
Kolay değil ama 19 Mayıs 1919’da Samsun’a çıkarak yeni bir ülke kurmaya niyetlenen Atatürk’ün durumundan da zor değil. Sadece hepimizin taşın altına elimizi, gerekirse bedenimizi koyarak dijitalleşen dünyanın bir tık ötesine geçebilmek için var gücümüzle çalışması gerekiyor. Çalışalım ki günümüzü kurtaralım, çalışalım ki yarınlarımızın yöneticileri çocuklarımıza fikirlerini gerçekleştirebilecekleri ve geleceği yön verebilecekleri ortam ve bakış açısı sunalım.
Peki 23 Nisan’ı ödeme sistemleri ve dijitalleşme bakış açısıyla hiç değerlendirdiniz mi?
Çoğumuz masa üstü bilgisayarlarla ortaokul ve lise yıllarında tanıştık. Ve bu süreçte teknolojinin gelişimi ve iş yapış şekillerinin değişimine şahit olduk.
Geleceğin mimarları çocuklarımız bilgisayar ve telefonlarla doğdu desek sanırım yanlış olmaz. Bu nedenle çocuklarımızın teknolojiye bakış açısı ve teknolojiden beklentilerine uygun olarak kendimizi ve sistemlerimizi geliştirmemiz ve çocuklarımıza bu bakış açısını kazandırmamız gerekmektedir. Aksi takdirde ülkemiz ve çocuklarımız açısından çok iyimser bir tablo ile karşılaşamayız.
Dijitalleşme hayatımızın her yer yerinde. Artık internet üzerinden yapamadığımız işlemleri angarya olarak görüyoruz. Herşeyi birkaç tıkla yapabilmek istiyoruz. Hal böyle iken çocuklarımızın bundan daha fazlasını istemesini yadırgamamalıyız.
2000 yılı ve sonrası doğanların oluşturduğu Z kuşağı her geçen gün büyümeye ve günlük hayatta daha aktif olmaya başlıyor. Özellikle internet aracığıyla sosyalleşmeyi tercih eden bu kuşak diğer nesillerden farklı olarak teknoloji ile iç içe büyüdükleri için teknolojiden beklentileri ve teknolojiye bakış açıları çok farklıdır. Firmalar dijitalleşirken Z kuşağının beklenti ve bakış açılarını iyi analiz etmeli ve bu kuşağın isteklerini önemsemelidir.
Her geçen gün blockchain altyapısı ile entegre edilen yeni yapıları duymaya devam ediyoruz. Ödeme sistemlerinin temelini oluşturan MasterCard ve Visa da konunun önemini bilerek ödeme sistemleri yapısını blockchain altyapısı ile entegre edecek çözümlere başladıklarını duyurdular.
Avuç içi, retina, parmak izi ve sesin dijital olarak doğrulanarak ödemelerin gerçekleştirildiği çalışmalar her geçen gün artıyor. Yakın zamanda bu tür ödemelerin hayatımıza daha çok gireceğini söyleyebiliriz.
Yapay zeka ve artırılmış gerçeklikteki gelişmeler ve robotların bugünkü yaptığımız birçok işi yapabilecek olması teknolojik olarak kendimizi geliştirmemizi ve daha fazla çalışarak yeni sistemlere daha hızlı adapte olmamızı zorunlu kılmaktadır.
Hal böyle iken ödeme sistemleri olarak ifade edilen Kart -POS etkileşimi ve çevresel ekosistemler düşünüldüğünde bizlerin nakitsiz toplum vizyonuna uygun olarak vatandaşlarınızın sadece cep telefonu ile hatta daha ileri giderek sadece parmak izi, avuç içi ve retina gibi kimlik doğrulama yöntemleri ile işlemlerini sorunsuz olarak yapabilmelerini sağlamalı, hayatı kolaylaştıracak teknolojilerle ödeme yapabilmelerini sağlamalıyız.
Madem ki ödeme sistemleri ile içiçeyiz ve dijitalleşmeyi önemsiyoruz gelin sadece zamanımızı değil; geleceğimiz olan çocuklarımızı da düşünerek sistemlerimizi inşa edelim.